27 Mayıs 2010 Perşembe

Mavi Gözlü Dev (Nazım Hikmet)




MAVİ GÖZLÜ DEV



O mavi gözlü bir devdi.

Minnacık bir kadın sevdi.

Kadının hayali minnacık bir evdi,

bahçesinde ebruliii

hanımeli

açan bir ev.



Bir dev gibi seviyordu dev.

Ve elleri öyle büyük işler için

hazırlanmıştı ki devin,

yapamazdı yapısını,

çalamazdı kapısını

bahçesinde ebruliiii

hanımeli

açan evin.



O mavi gözlü bir devdi.

Minnacık bir kadın sevdi.

Mini minnacıktı kadın.

Rahata acıktı kadın

yoruldu devin büyük yolunda.

Ve elveda! deyip mavi gözlü deve,

girdi zengin bir cücenin kolunda

bahçesinde ebruliiii

hanımeli

açan eve.



Şimdi anlıyor ki mavi gözlü dev,

dev gibi sevgilere mezar bile olamaz:

bahçesinde ebruliiiii

hanımeli

açan ev..

26 Mayıs 2010 Çarşamba

Orhan Veli- Ickiye benzer bir sey



İÇKİYE BENZER BİRŞEY

İçkiye benzer birşey var bu havalarda
Kötü ediyor insanı, kötü...
Hele birde hasretlik oldu mu serde;
Sevdiğin başka yerde,
Sen başka yerde;
Dertli ediyor insanı, dertli.
İçkiye benzer birşey var bu havalarda
Sarhoş ediyor insanı, sarhoş.

Orhan Veli Kanık
Seslendiren:Müşfik Kenter

ETME -mevlana şems'in gidişi



Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun etme


Başka bir yar başka bir dosta meylediyorsun etme

Sen yadeller dünyasında ne arıyorsun yabancı

Hangi hasta gönüllüyü kasdediyorsun etme

Çalma bizi bizden bizi gitme o ellere doğru

Çalınmış başkalarına nazar ediyorsun etme

Ey ay felek harab olmuş alt üst olmuş senin için

Bizi öyle harab öyle alt üst ediyorsun etme



Ey makamı var ve yokun üzerinde olan kişi

Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun etme

Sen yüz çevirecek olsan ay kapkara olur gamdan

Ayın da evini yıkmayı kastediyorsun etme

Bizim dudağımız kurur sen kuruyacak olsan

Gözlerimizi öyle yaş dolu ediyorsun etme

Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer

Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun etme

Ey cennetin cehennemin elinde olduğu kişi

Bize cenneti öyle cehennem ediyorsun etme

Şekerliğinin içinde zehir zarar vermez bize

O zehiri o şekerle sen bir ediyorsun etme…

Bizi sevindiriyorsun huzurumuz kaçar öyle

Huzurumu bozuyorsun sen mahvediyorsun etme

Harama bulaşan gözüm güzelliğinin hırsızı

Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun etme

İsyan et ey arkadaşım söz söyleyecek an değil

Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun etme!!



Şems’in gidişinden sonra Hz. Mevlana’nın dilinden dökülen sözler

25 Mayıs 2010 Salı

Atilla ilhan- kimi sevsem sensin



Kimi Sevsem Sensin



Kimi sevsem sensin, hayret

Sevgin hepsini nasıl değiştiriyor

Gözleri maviyken yaprak yeşili

Senin sesinle konuşuyor elbet

Yarım bakışları o kadar tehlikeli

Senin sigaranı senin gibi içiyor

Kimi sevsem sensin, hayret

Senden nedense vazgeçilemiyor

Her şeyi terk ettim, ne aşk ne şehvet

Sarışın başladığım esmer bitiyor

Anlaşılmaz yüzü koyu gölgeli

Dudakları keskin kırmızı jilet

Bir belaya çattık, nasıl bitirmeli

Gitar kımıldadı mı zaman deliniyor

Kimi sevsem sensin, hayret

Kapıların kapalı girilemiyor

Kimi sevsem sensin, senden ibaret

Hepsini senin adınla çağırıyorum

Arkamdan şımarık gülüşüyorlar

Getirdikleri yağmur, sende unuttuğum

Hani o sımsıcak iri çekirdekli

Senin gibi vahşi öpüşüyorlar

Kimi sevsem sensin, hayret

İn misin cin misin anlamıyorum



Attilla İlhan

Nazım Hikmet Ran Bence Simdi Sen de Herkes Gibisin



Bence Şimdi Sen De Herkes Gibisin

Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor

Onlardan kalbime sevda geçmiyor

Ben yordum ruhumu biraz da sen yor

Çünkü bence şimdi herkes gibisin


Yolunu beklerken daha dün gece

Kaçıyorum bugün senden gizlice

Kalbime baktım da işte iyice

Anladım ki sen de herkes gibisin



Büsbütün unuttum seni eminim

Maziye karıştı şimdi yeminim

Kalbimde senin için yok bile kinim

Bence sen de şimdi herkes gibisin


Kadıköy - 1918

24 Mayıs 2010 Pazartesi

CAM MAKAS


CAM MAKAS


temmuz yırtılıyor yazın ortasında

küçük padişah ölmüş. ağlıyor alkolik lalası.

bach dinliyor benim karanfilim

dürbünlü tüfeğimin kabzasında verlaine'in

parmakizleri.

düşürüp kırıyorum cam makasımı.

hüzünlü bir şeyler çalıyor akordeonla eski mevsim.

polisiye bir aşk bizimkisi

polisiye bir caz dinlediğimiz

erken yaşlanır terkedenler

erken ölür ellerini ellerden alıp da gidenler

yakışmaz ayrılık

yakışmaz ihanet

sarıl bana

sarıl bana

beni sana davet et!



temmuz yırtılıyor yazın ortasında

gümüş çocukların birbirlerini seyretmekten

utandıkları bir yerlerde. sen! bana artık

rimbaud deme! büyük bir buz kalıbı içinde

sonsuz uykusunda köpek yüreğim!

arkama bakmadan öleceğim.



bir melek tıraş edecek saçlarımı

bir cin yıkayacak beni özsuyuyla

tertemiz entarilerimi giydirecekler sonra

gitmeme izin verme!

vals bitiyor

çiftler öpüşüyorlar usulca

usulca pelerinini açıyor sis

usulca dönüyor baş

zehirli içkimi uzatıyorum karşımdaki

satranç ustasına.

bir tarot destesinde buluyorum vesikalık resmimi

hangi kaderle çıkıyorsun karşıma

-karşım: nedir ki ellerim-

nasıl bir mutluluk mutluluğun

nedir senin sevdalarının kılavuzu

ödüllü bir hanımefendi gibi giriyorsun düşüme

talan ediyorsun

yakıyorsun

rüyalarım yanıyor

o zaman

ben de düşürüp kırıyorum cam makasımı



yalızlar bahçesinde

çiçeğiburnunda çiçeği topluyorum

peradaki bütün ampuller kırmızı

tramvaya binmiyor sokak sokak kendi

çocukluğumun troleybüslerini arıyorum



bir satyr'le sevişmemle başlıyor

çağımın gerisinde kalan hatıralarım

o zaman

bach dinliyor benim karanfilim



temmuz yırtılıyor yazın ortasında

başkalarının aşk mektuplarında buluşuyoruz.

yoruluyorum seni sevmekten

düşürüp kırıyorum cam makasımı

KÜÇÜK İSKENDER

Can Yücel - Anladım


ANLADIM

Bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda

anladım.


Herkesin mutlu olmak için başka bir yolu varmış,

Kendi yolumu çizdiğimde anladım..

Bir tek yaşanarak öğrenilirmiş hayat, okuyarak, dinleyerek değil..

Bildiklerini bana neden anlatmadığını, anladım.


Yüreğinde aşk olmadan geçen her gün kayıpmış,

Aşk peşinden neden yalınayak koştuğunu anladım..

Acı doruğa ulaştığında gözyaşı gelmezmiş gözlerden,

Neden hiç ağlamadığını anladım..


Ağlayanı güldürebilmek, ağlayanla ağlamaktan daha değerliymiş,

Gözyaşımı kahkahaya çevirdiğinde anladım..


Bir insanı herhangi biri kırabilir, ama bir tek en çok sevdiği

acıtabilirmiş,

Çok acıttığında anladım..

Fakat,hakkedermiş sevilen onun için dökülen her damla gözyaşını,

Gözyaşlarıyla birlikte sevinçler terk ettiğinde anladım..

Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet,

Yüreğini avucuma koyduğunda anladım..


''Sana ihtiyacım var, gel ! '' diyebilmekmiş güçlü olmak,

Sana ''git'' dediğimde anladım..


Biri sana ''git'' dediğinde, ''kalmak istiyorum'' diyebilmekmiş

sevmek,

Git dediklerinde gittiğimde anladım..


Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl

ağlayan,

Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım..


Özür dilemek değil, ''affet beni'' diye haykırmak istemekmiş

pişman olmak,

Gerçekten pişman olduğumda anladım..

Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş,

Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış,

Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım..


Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün

affedilmeyi,

Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım..


Sevgi emekmiş,

Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar

sevmekmiş...

CAN YÜCEL